Akupunktur noktaları WHO (Dünya Sağlık Örgütü) sınıflamasına göre 361+48 ekstra olmak üzere 409 tane olup 14 (12 si çift) meridyen üzerinde bulunur. Bu noktalar elektronik nokta dedektörleriyle ölçülerek bulunur.Anatomik olarak her insanda aynı yerde bulunur ama yine de dedektörle tam yeri saptanarak iğnelenmesi daha uygundur.

Kulak akupunkturu farklıdır. Dedektörle hasta noktalar teşhis edilir ve duruma göre altın, gümüş, çelik veya kalıcı iğneler kullanılır.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) nün belirttiği  Akupunktur tedavisindeki endikasyonların başta gelenleri şunlardır:

 Akut sinüzit,

Akut rinit,

Nezle,

Akut tonsillit,

Akut bronşit,

Bronşial astım,

Akut konjonktivit,

Katarakt

Myopi,

Sentral retinitis,

Diş ağrısı,

Diş çekim sonrası ağrı,

Diş eti iltihabı,

Farenjit,

Omuz eklemi periartriti,

Tenisçi dirseği,

Siyatik,

Bel ağrısı,

Romatoid artrit,

Mide ve özofagus spazmı, reflü,

Hıçkırık,

Gastropitozis,

Akut ve kronik gastrit,

Mide aside

Kronik duodenal ülser,

Akut ve kronik kolit,

Kabızlık,

Ishal, paralitik ileus,

Başağrısı,

Migren, trigeminal nevralji,

Yüz felci,

Peripheral nöropati,

Poliomyelit paralizisi,

Menier’s sendromu,

Nörejenik mesane,

Intercostal nöralji

akupunktur ile ilgili web kaynakları:

www.who.int 

www.wfas.org.cn

www.akademikakupunktur.org

www.ankaraakupunkturdernegi.org

 

Bach flowers, Australian bush flowers

Çeşitli bitki ve çiçeklerden elde edilenkonsantre ürünlerin damla olarak tedavide kullanılmasına örnektir. Buradakitemel amaç  vücudumuzdaki denge bozulmayabaşladığında hücresel düzeyde zarar ortaya çıkmadan  koruyucu olarak bu damlalarınkullanılmasıdır.

Dr. Edward Bach ile başlayan bu tedavi İngiltere Kraliyetinin himayesindegelişmiştir. London Collage of Homeopathy de verilen eğitimler ile yaygınlığıartmaktadır.  Evde kullanımı ile doktorolmayanlara iki haftalık  kısa dönemeğitim verilirken tıp doktorlarına profesyonel eğitim verilmektedir.

Bach çiçekleri 38 farklı çiçekten elde edilir,Australian Bush flowers ise 66 değişik bitkiden elde edilir. Bu damlalar farklıkombinasyonda kullanılır.  Bioempedanscihazları ile ölçülerek de verilmektedir.

 

HİPNOZ…..

AKUPUNKTUR…..

HOMEOPATİ…..

 

                        Yani  DENGE;

 

 

 

Aspirin günümüzdeçok yaygın kullanılan bir ilaçtır. İnsanlar reçeteli veya reçetesiz bir şekilderahatça kullanır. En fazla ağrıya karşı kullanılır. Aspirinin etken maddesiasetil salisilik asit bildiğimiz söğüt ağacının kabuğundan elde edilir. Moderntıpta bu kadar yaygın ve uzun süredir kullanılan bu ilaç için sayısız bilimselaraştırma yapılmıştır.  Tüm bunlararağmen bu ilacın vücuttaki etki mekanizması tam olarak açıklanamamıştır. Halaetki mekanizmaları üzerinde yeni çalışmalar yapılmaktadır. Tedavi umuduylaaldığımız çoğu ilaçta bilimsel araştırma açısından durum böyledir.

 

Vücudumuz yaklaşık40-60 trilyon hücreden oluşur. Her bir hücremizin çekirdeğinin zarında binlercereseptör bulunmuştur ve her gün bir yenisi daha bulunmaktadır. Her birinin etkimekanizması üzerinde sayılarından çok teoriler üretilmektedir.

 

Cevaplanması gerekenesas soru “ilaçlar hastalığı kendisi mi tedavi ediyor?, yada bu ilaçlarvücuttaki belli bir mekanizmayı başlatıyor da vücudumuz kendini iyileştirecekmaddeleri mi üretiyor?” olmalıdır.

 

Eğer bu maddelervücudun içinde belli bir hastalığı bularak onu yok ediyorlarsa hastalığın herzaman tam olarak iyileşmesi umulur. Yani belli bir hastalıkta aynı ilacınherkesi tam olarak tedavi etmesi gerekir. Halbuki muhteşem insan vücudundaböyle bir şey görülmemiştir. Vücudumuz kendisini tedavi edecek maddeleri üretmekapasitesindedir. Dışardan alınan ilaç vs gibi maddeler sadece vücudumuzdagerekli tedavi edici maddenin üretimini tetikler. Böylece vücudun kendisini  iyileştirme süreci başlar.

 

Vücudumuz nasılmeydana gelir? Annenin yumurtası ile babanın spermi birleşerek bir adetdöllenmiş yumurta ile tek bir hücre olarak hayatımıza başlarız. 23 kromozomumuzanneden, 23 kromozomumuz babadan olmak üzere 46 kromozomlu sadece bir tek hücreolduğumuzu biliyoruz. İşte şimdi düşünün bir ağacın tohumunu, bir çam, birçınar, bir ceviz tohumunu. Bir çam tohumundan sadece çam ağacı oluşur. Çınartohumundan da çınar ağacı oluşur. Yani bu tohumlarda olduğu gibi bizim tekhücreli halimizde tüm bilgimiz mevcuttur. İşte bu bilgi ile bilge olan buhücremiz kendisini çoğaltmaya başlar, önce ikiye bölünür iki adet olur, o ilkhücre yoktur artık sadece iki yeni bilge hücre vardır. Bu iki hücrede ikiye bölünürartık sadece dört genç hücre vardır. Bu çoğalma 8, 16, 32, 64, 128, 256, 512,1064, … gibi her seferinde bölünerek çoğalan yeni genç hücre halindedirler.Sayıları ne olursa olsun bu hücrelerin her biri o ilk bilge hücrenin tümbilgilerine sahiptir. Ve belli bir sayıya ulaştığında farklılaşma başlar, herbir hücre farklı davranır, önce “nöral kanal ve nöral tüp” oluşur ve yavaşyavaş bir insan cenini ortaya çıkmaya başlar. Ektoderm, endoderm ve mezodermdiye üç tabakadan farklı organlarımız ortaya çıkmaya başlar.  Burada ilginizi çekecek bir nokta daha var.Birbirinden uzak gözüken organlarımızdan kulak ve böbrek aynı yerden oluşur.Aynı yerden oluşan organların benzer özellikleri olur. Böbreğe yan etkisi olanbir ilacın aynı zamanda kulağa da yan etkisi olduğunu  görürüz.

 

Ektoderm, endodermve mezodermden farklı organlarımız oluşarak minyatür bir insan haline gelirizve doğarız. Kaç yaşına gelirsek gelelim her an vücudumuzda yeni hücreleroluşmaktadır. Ve hayatımızın sonuna kadar böyle devam eder.

 

Peki bu muhteşem biradet döllenmiş bilge hücre bölünerek trilyonlarca hücre ve organın bir aradaahenkle yaşamı sürdüren bu olağanüstü mekanizma nerede aksıyor da hastalıkortaya çıkıyor? Hastalık başladığı anda acaba sadece bir tek hücrede mibaşlıyor, ya da birkaç hücrede aynı anda mı başlıyor?  Olmaması gereken bu hücreyi hangi etkenbozdu?, bozuk olan bu hücreler aynı muhteşem vücuttan nasıl beslenipfaydalanarak çoğalıyorlar?, Veya bu muhteşem bilge sistem bu bozuk hücrelerlenasıl savaşıp onları yok ediyor? Bu bilgi o tek bilge hücreden mi geliyor?

 

Ya da bu  o tek bilge hücrenin bilgisi sürekli bozuk hücrelerle uğraşıp onları yokediyor da, sadece başarılı olamadığı zaman mı biz hasta olduğumuzu farkediyoruz?...

 

Eğer böyle isesürekli tehdit altında olduğumuzu kabul etmek gerekir ki, bu düşünce dehastalıklı bir düşüncedir.

 

Peki nasıldüşünelim?

 

Şöyle düşünebilir miyiz?:

 

O ilk bilge hücredetüm bilgi var. Ve bu bilginin içinde bir denge bilgisi var.

 

Kendinizi düşünün…

Susadığınız zaman suarar ve bulunca içersiniz.

Su bulamayınca neolur? Ve susuz kalmaya devam edince vücudunuzda neler olur?

Susuzluktan birinsan ölebilir mi? Evet ölebilir.

Ya da suyu buldunuz.

Peki ne kadariçersiniz?

Diyelim ki suyadoydunuz, size daha fazla su içirilirse ne olur? Kusar mısınız? Tıpta suzehirlenmesi diye bir durum vardır. Evet, vücudunuza aşırı su alırsanız suzehirlenmesi ile ölebilirsiniz.

Bir başka açıdanbakarsak su eksikliği sizi öldürebilir, su fazlalığı da sizi öldürebilir.

 

Peki neyiaramalıyız?  DENGE yi mi?

 

O ilk hücredekibilgi DENGE yi işaret ediyor. DENGE li bir hayat bize doğru yolu gösteriyor.

 

Dr Schüssler tuzları 12 si temel olmak üzere 27 çeşittir. 

Calcium floratum,

Calcium phosphoricum,

Ferrum phosphoricum,

Kalium chloratum,

Kalium phosphoricum,

Kalium sulfuricum,

Magnesium phosphoricum,

Natrium chloratum,

Natrium phosphoricum,

Natrium sulfuricum,

Silicea,

Calcium sulfuricum,

Kalium arsenicosum,

Kalium bromatum,

Kalium jodatum,

Lithium chloratum,

Manganum sulfuricum,

Calcium sulfuratum Hahnemanni,

 Cuprumarsenicosum,

Kalium aluminium sulfuricum,

Zincum chloratum,

Calcium carbonicum Hahnemanni,

Natrium bicarbonicum,

Arsenum jodatum

 Dr.Schüssler  tuzları değişik hastalıklarda kullanılmaktadır.

 

Hipnoz…

Hipnotik trans…

Bilinçli hipnoz…

Klasik hipnoz…

Adını ne koyarsak koyalım Hipnoz bir tedaviyöntemidir ve yasal sınırlar içinde uygulanmalıdır. Hipnozu toplum üzerindesiyasi partiler uyguluyor, ticari firmalar uyguluyor, uluslar arası uygulanan hipnozvar ve toplum aslında hipnoz altında…

Hekimler genelde hipnoz yapmaktan çok bir şekildeillegal olarak yapılan hipnozu bozarak tedavi yapıyorlar. Toplumda hipnozameraklı çok sayıda fırsatçı kişi ve kurumlar var ve bunlar hipnotik teknikleriillegal olarak uyguluyor. Reklamlarda 25. kare uygulaması ile başlayan busubliminal hipnotik telkinler hayatımızı yönlendirmeye çalışıyor.

Çocuğunuzu ve sizi kimin hipnoz ettiğinin farkındamısınız?

Hipnoz  içinbasitçe “telkine yatkınlık halidir” diyebiliriz. Kişiyi, aileyi, kurum vetoplumları bu telkine yatkın hale getirmek HİPNOZ TEKNİĞİ dir. Bu hale gelenkişiyi kendi isteğiyle sorununu çözmeye yönelik telkinlerle tedaviye almayaHİPNOTERAPİ denir. TIBBİ HİPNOZ uygulamasını bu konuda eğitilmiş ve tedaviyetkisi olanların uygulaması gerekir.

Hipnoz yaşamımızın içindedir. Günlük hayatta en çoksigara bırakma ve şişmanlık için kullanıldığı düşünülse de hipnoz tedavisistres yönetimi, konsantrasyon, motivasyon, kronik ağrılar ve alerjikhastalıklarda tolerans geliştirmede,  dişhekimliğinde, idrar kaçırma ve kekemelik  gibi pek çok durumda kullanılır.  Bireysel, aile ve kurumlar için bilinçlifarkındalık çalışmalarında da hipnozun yeri geniştir. Hipnoz yaşam kalitesininartışına büyük katkıda bulunur.

 

 

HOMEOPATİ (Dr. Erol ERGÜLER)

 

Homeopati vücuduniyileştirme mekanizmalarını harekete geçirerek homeostazis – vücut dengelemesiyapar.

 

Homeopati Latincehomeo, homois: benzer  pathos:hastalık,patoloji kelimelerinden gelip “benzeri benzerle tedavi” anlamındakullanılmıştır.

“Similia similibuscurantur”

“Let likes betreated (healed) by likes”

“Like cures likes”

“Likes are curedby likes”

“Samam SamenahShanthi”

 

Homeopati 18.yy dabaşladığı söylense de, M.Ö 450 Hippokrat zamanında biliniyordu. Tekrar edenkusmalarda anti-emetik olan ipekakullanılıyordu.

M.S 500… İsviçrelikimyacı “alchemist” Paracelsus “like cures likes”

18.yy da tıbbitedavide zor  ve tehlikeli metodlarkullanılıyordu. Mesela gonore ve sifiliz tedavisinde calomel gibi civabileşikleri kullanılırken civa zehirlenmeleri olabiliyordu. Toksik madde içeren bitkiler tıbbitedavilerde (kanama ve ishalde…) kullanılıyordu. 

Homeopati’yi AlmanDr. Christian Friedrich Samuel Hahnemann (1755-1843) bir metod olarakgeliştirdi. Semptomları ortaya çıkaran maddelerin, tedavi ettiğini ortayakoydu. Hahnemann hem bir hekim, hem eczacı, hem kimyacı, hem de dilbilimci idi.

Hahnemann 1755Meissende doğmuştur. Bir porselen boyacısının oğludur. Tıp eğitiminden sonra doktorolarak çalışırken yazarlık ve tercüme yapmıştır. İskoç doktor Wlliam Cullen(1710-1790) in bir kitabını (Cullen’s Materia Medica: Doğal maddelerin tedaviedici ve toksik etkilerinin detaylarını inceleyen kitap veya notları) tercümeederken Homeopati düşüncesini geliştirdi. Cullen, Cinchonanın (Peruvian Bark)tedavi edici etkisini tartışırken bu maddenin acılığı (bitterness) tedaviediyor diyordu. Hahnemann acı özelliği olan başka maddelerin sıtmayı tedavietmediğini düşünerek başka bir özelliğin tedavi edici olabileceğinidüşünmüştür. Hahnemann kendi üzerinde bir deney yaparak Cinchona (PeruvianBark)  aldığında sıtmadaki intermittantateşin oluştuğunu gördü. Günde 4 dram (dram: antik yunan ölçü birimi: 60gr)  Peruvian Bark alarak bunu gördü.Yani bir hastalığın tedavisinde kullanılan ilacın, sağlıklı bir insanda aynıhastalığın semptomlarını ortaya çıkardığını gördü.

Her maddenin(bitkisel, mineral, hayvansal, kimyasal bileşik) alındığında birbirinden farklısemptom dizisi ortaya çıkardığını tespit ederek bu semptom dizilerinilisteledi.

Ve Hahnemann buprensiple “ let likes be treated by likes” hastalıkları tedaviye başlayarakbaşarı elde etti.

Hahnemann ınhomeopatiye eklediği iki kavram dan biri “potens” yani sistematik dilüsyondur.Burada ne kadar dilüe olursa etkisi kadar fazla olur. İkincisi “holistikbakış”tır, hastanın hastalığına veya yalnızca semptomuna odaklanmaz hastanıntüm resmini görür, duygusal, mental, fiziksel, yaşam stili, beslenmesi…vs.

Hahnemann, Organonisimli kitabını 1810 da yayınlamıştır. 1842 de 6. ve son baskısıyayınlanmıştır.

Hahnemanın MateriaMedica Pura sı olarak da adlandırılan bu eserde 99 ilacın sağlıklı insanlardakifarmakolojik etkilerine dayalı deneysel ve klinik etkileri listelenmiştir.Subtoksik dozda verilen bu ilaçların insanlardaki fonksiyonel, genel,davranışsal ve anatomik değişikliklerin detayları verilmiştir.

 

USA da 1833 te Dr.Constantine Hering, Pennsylnavnia Allentownda ilk homeopatik hastaneyiaçmıştır. 1840 da Hahnemann tıp okulu ile işbirliği yaparak Pennslyvania TıpKolejini kurmuştur.

 

1895 te  Amerikada 22 homeopati hastanesi ve 12.000homeopati uygulayıcısı olduğu bilinmektedir. 1920 de Amerikan Medical Association ilehomeopatik tıp toplulukları (Homeopathic Medical Societies) arasındakiuyuşmazlık nedeniyle birçok homeopatik hastane kapanmıştır. 1940 da HahnemannTıp Okulu son eğitimini düzenlemiştir. Buna rağmen homeopati kullanıcıların(tüketicilerin)  devam etmesi nedeniyleAmerikada hala sürmektedir. Amerikanın aksine, Avrupada hekim ve eczacıların desteğinde bugüne kadar gelmiştir.

 

Dünyada en yaygınHomeopati kullanımı Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya, Hindistan ve Avusturalyada dır.

Fransız kökenli Boiron firması 200 yıllık, İngiliz Nelsons ise 100 yıllık homeopatikilaç üreten firmalardır. Almanyada ise DHU ve Hell firmaları önde gelmektedir.

 

Homeopati ileBiyoinformasyonel tedavi kombine edildiğinde “Elektrohomeopati” uygulamalarıbaşlamıştır.

 

#homeopati#homeopathy #alternativemedicine #alternatiftıp #fitoterapi #phytotherapy#medical #istanbul #akupunktur #acupuncture #tamamlayıcıtıp#complementarymedicine #remedy #homeopathic  #homoepatyh

 

 

Meditasyon,5000 yıl öncesinden beri dünyanın çeşitli yerlerinde ruhsal ve bedenseliyileşme uygulamaları olarak bilinir. Meditasyon kelimesinin Latincede“mediatri” yani düşünce, yoğun düşünce, tefekkür den geldiği söylenir.

 

Meditasyonu  dünyada beden-zihin bütünlüğüne yönelik  ilk girişim ve bugün de dünyada yaygınkullanılan uygulama olduğunu biliyoruz.

Meditasyontanımında tam bir anlaşma olmadığı için tek bir cümleye sığdıramıyoruz. Bu konuda bilgi ve uygulamalarımız arttıkçameditasyon teknikleri arasındaki çok farklı gözüken uygulamaların ortaknoktalarını daha iyi görebileceğiz. Bu ortak noktalar:

·     ·     ·     ·     ·     

Buşekilde yapılan meditasyonla sakinlik içinde bir farkındalık gelişir ve kişidaha dengeli bir duruma gelir. Tekrar tekrar yaşanan meditasyondeneyimlemeleriyle kişi daha pozitif, daha dengeli ve daha huzurludur. Düzenlimeditasyon yapanlarda; kişinin dikkati, öğrenmesi ve algısı gelişmiştir.

Meditasyondediğimizde bazı meditasyon teknikleri zihnimizde çağrışım yapar. Bunlarıniçinde dünya çapında kabul gören teknikleri sıralarsak:

1.    2.    3.    4.    5.    6.    QI GONG

Peki bu tekniklerin farkları nelerdir?,  faydaları nelerdir?, niçin tercih edilir?,kimler öğretir?, niçin öğretirler?...

Ben kendim ayrıca özel bir  meditasyon yöntemi geliştirdiğim için,yukarıdaki teknikleri siz sevgili okuyuculara tarafsız bir şekilde anlatmayaçalışacağım;

Meditasyontekniğinizi seçerken sormanız gereken anahtar sorular şunlar olmalıdır:

Meditasyonuygulamalarında ana öge nedir? (Nefes, ezgi, mantra, gevşeme....)

-     Nefes alma nasıldır? Yukardakikomponentlerle uyumlumudur? Nefes pasif midir, doğrudan mıdır?

-     Her tip meditasyon için dikkat nereyeyönlenmiştir (mantra?, nefes?, imaj?, hiçbirşey?)

-     İnanç ve ruhsallık ne kadar meditasyonuniçinde?

-     Meditasyon uygulaması için ne kadararalıkla yapılması ve kişisel yada gurup uygulamaları gereksinimi nedir?

-     Meditasyon uygulamasının başarısı hangikriterle ölçülüyor?

-     Meditasyonun tedavi için kullanımı var mı?

-     Meditasyonun etkisini değiştiren etkenlernelerdir?

Ve genelolarak Meditasyonun fizyolojik ve nörofizyolojik etkileri nelerdir?, ne kadararaştırılmış ve ne kadar bilimseldir?

 

TRANSANDANTALMEDİTASYON;

TM,Hindistanın geleneksel vedik uygulamasından Maharishi Mahesh Yogi tarafındangeliştirilmiştir. Burada zihinden mantra tekrarlanarak zihin boşaltılır vetrans haline ulaşılır.

Nefespasiftir.

Hiçbirşeyekonsantre olmazlar. Trans hali süresince eğer transtan çıkılırsa tekrar mantrakullanılarak trans haline dönülür. 

İnanç olarakMaharishinin geliştirdiği birleşik alan teorisine bağlıdır.

TM uygulaması7 günde öğretilir. Her yaş, eğitim ve kültür seviyesindekiler öğrenipuygulayabilir. Bu teknikte günde iki defa 15-20 dakika genellikle kahvaltıdanve akşam yemeğinden önce uygulanır.

Bu metodunbaşarı değerlendirmesi tecrübeli TM öğretmeni tarafından yapılır.

 

RelaksasyonResponse;

RR, Harvardkardiyoloğu Herbert Benson tarafından 1970 yıllarda sempatik sinir sistemininself indüksiyon ile azaltılmasına verdiği isimdir. Savaş veya kaç cevabına yolaçan sinir  sisteminde hiperaktiviteninzıddıdır. TM gibi bu tekniğin sempatik sistemin uyurılmasını azalttığınıhipertansiyon araştırmalarında gözlemiştir. Pekçok tekniğin relaksasyonresponse komponentini içerdiğini söylemektedir. Judaismde, Hıristiyanlıkta,İslamdaki sufizmde, mental ve fiziksel metod olarak bir kelimenin, bir sesinveya bir duanın tekrarlanması ile pasif duruma geçilir. Bu durum sadece birrelaksasyon durumu veya uykuya benzer durum değildir. Bu durum aynı zamandaözel talimatlara bağlılık halini getiren bir haldir.

RRuygulamasında kişi rahat bir yere oturur, bağdaşta kurabilir. Gözler kapalı,kaslar  ayaktan yüze doğru rahat vegevşek hale getirilir. Kişi gevşedikten sonra göz açılabilir veya kapalı devamedebilir. Bu halde nefese odaklanır, nefes burundan alınır ve verilir, nefesverilirken her seferinde  “mantra”kelimesi hafifçe söylenir.  Böylece devamedilerek meditasyonun sonunda birkaç dakika sakince oturulup bitirilir. Butekniğin yeni versiyonlarında vücut tarama, belli bölgelere odaklanma yapılır.

Nefes  aktiftir. Burundan  doğal ritimle solunur.

Konsantrasyonnefesedir, mantra nefesi verirken söylenir.

Bir din veyainanca bağlı değildir.

5dakikalık  derste öğretilir. Uygulama gündeiki defa 15-20 ser dakika yapılır.

Metodunbaşarısı meditatörün subjektif değerlendirmesine bağlıdır.

 

KlinikStandardize Meditasyon (CSM);

1970 lerdePrincenton Universitesinde Patricia Carrington tarafından geliştirilmiştir.Klasik Hint mantra meditasyonunu modifiye etmiştir. Kişi 16 sanskrit mantradanbirini seçer. Rahat bir yere oturur. Gözünü hoş bir objeye tespitler. Seseliolarak mantrasını tekrarlar ve yavaşça sesini azaltarak mantrayı zihindentekrarlayan durumda gözlerini kapatarak mantraya devam eder.

Nefespasiftir. Mantraya bağlı değildir.

Konsantrasyonyoktur. Ama düşünceleri engellemez ve mantraya döner.

Herhangibirinanç veya dine bağlı değildir.

Birer saatlikiki derste öğretilir. Uygulama günde iki defa 20 ser dakika yapılır.

Metodunbaşarısı meditatörün subjektif değerlendirmesine bağlıdır.

 

YOGA kısaca beden ve zihin bütünlüğünü hedefler.  Kendi içinde ayrıldığı tekniklerin fazlalığınedeniyle isimlerini saymakla yetineceğiz:

Kundalini Yoga

Shaja Yoga

Hatha Yoga

Bikram Yoga

Vini Yoga

Iyenar Yoga

Sudarshan Kriya Yoga ve diğer Yogalar…

 

TAI CHI

Tai Chi (TaiChi Ch’uan, T’ai Chi Ch’uan, Taijiquan, Taiji, T’ai Chi) 13 yüzyıla kadargider. Beş ana stili  (Yang, Chen, Sun,Wu “Jian Qian”, ve Wu “He Qin”) vardır.

QI GONG

Qi Gong,“enerji iyileştirme” kategorisindeki uygulamalardan (Reiki, terapötik dokunuş,Kore usulu Chundosunbup gibi) biridir. Qi Gong 3000 yıl öncesinden gelenekselçin tıbbının temeli olarak bilinir. Tai Chi gibidir. Aralarındaki fark Tai Chiaslında bir savaş sanatıdır. Qi Gongda içsel Qi enerjisinin akışı gözlenir.Örneğin, qi kollarından aşağı akıyor ve romatizman iyileşiyor gibi. Qi Gonguneksternal ve internal olarak iki şekli vardır. Eksternal şekli meditatifolmayıp diğer kişiyi iyileştirmek amaçlıdır. Qi Gongun binlerce uygulama şeklivar olup başlıcaları Taoist, Budist, Confucian, Medikal ve Savunma  formudur

Nefesaktiftir, çeşitli teknik uygulanır.

Dikkat içselqi enerjisinedir.

Özel birruhsal veya dinsel inanç gerektirmez.

Uygulamagünde 2 defa 20-30 dakika

Başarı QiGong ustası değerlendirmesiyledir.

Meditasyondanbeklenen yararın maksimum olarak sağlanabilmesi için, kişinin kendisine enuygun meditasyon tekniğini seçmesi önemlidir.

Sevgiliokuyucular, ruhsal ve bedensel iyileşme yolunda en doğal ve sağlıklı teknikolan Meditasyon konu olduğunda  artıkdaha çok soru sorarak kendinize meditasyon yolunda iyi bir araç edinmenizidiliyorum.

Sevgi vesaygılarımla

Dr. Erol ERGÜLER

Yirminci yüzyılın ortalarından başlayarak,hastalıkların tanı ve tedavilerinde gözlenen hızlı gelişmeler tamamlayıcı tıptedavilerin kullanımında artışı da beraberinde getirmiştir.

Tamamlayıcı tıp modern tıbbi tedavi ilebirlikte, tıbbi tedaviye ek olarak uygulanan tedavi ve bakım sistemi midir?

Amerika Birleşik Devletler Ulusal SağlıkEnstitüsü’nün yapmış olduğu tanım bu alanda en çok kabul edilen tanım olmuştur.Bu tanıma göre :

"Tamamlayıcı ve Alternatif tıp; belirlibir zaman diliminde belli bir toplum veya kültürdeki politik olarak baskın olansağlık sisteminin dışında kalan bütün sağlık hizmetlerini, yöntemlerini,uygulamalarını ve bunlara eşlik eden teori ve inançları kapsayan geniş birsağlık alanı" dır.

Holistik- Bütüncül tıp

Tamamlayıcı tıp

Alternatif tıp

Destekleyici tıp

Entegratif tıp

Önleyici-koruyucu tıp

Adına ne dersek diyelim, beden-zihin-ruhsağlığımıza bütüncül açıdan bakmak, geçmişten gelen ve elenerek denenmiş tümdoğru bilgilerin mevcut standart iyileştirici yöntemlerle birleştirilmesi  ve bu bilginin halkın sağlığı faydasınasunulması  gerekiyor.  Kutsal hekimlik mesleğine bu bütüncülyaklaşım büyük fayda getirecektir.

Tiroid-guatr

Guatr, tiroid bezinin büyümesine halk arasındaverilen bir addır. Çok genel kullanılmakta olup tıp literatürüne girmiştir.Değişik dillerde guvatr, guatr, goitre gibi adlandırılmaktadır. Buradafonksiyon artışı veya azalması değil boyundaki bezin büyümesi belirtilir. Guatrda basit büyüme veya nodüllü büyüme olabilir.

Tiroid bezi boynumuzda kelebek şeklinde bulunan bir içsalgı bezidir. Gıdalardaki iyottan tiroid hormonu yapar ve depolar. Günlükihtiyacımız için kana verdiği tiroid hormonu vücuttaki organlarınfaaliyetlerini düzenler. Bir başka deyişle tiroid bezi vücudumuzdaki organlarınorkestra şefidir. Tiroid hızlı çalışırsa metabolizma hızlanır, yavaş çalışırsametabolizma yavaşlar. Sonuçta tiroid bezindeki bozukluklar tüm vücudundengesini bozabilir. Tiroid bezinin fonksiyonunun az veya çok çalışma yönündebozuklukları çeşitli belirtilerle fark edilir: Boyunda şişlik, ağrı, halsizlik,tahammülsüzlük, el ve ayaklarda ödem-şişme, gözün ileriye fırlaması, ciltteaşırı terleme veya kuruluk, saç dökülmesi, sindirim bozuklukları, çarpıntı, aşırızayıflama veya kilo artışı, yağ metabolizması bozuklukları, kas ve kemikerimeleri,  adet düzensizlikleri,düşükler, aşırı sinirlilik ve dikkatsizlik, depresyon…  işte görülüyorki  tiroid bezinin az veya çok çalışması pek çokbildik şikayetleri ortaya çıkarıyor. Bu şikayetlerin tiroide ait olup olmadığı 6-7adet kan tetkiki, ultrason ve sintigrafi ile kolayca ortaya çıkarılabilir.Tabii ki burada esas olan doktorun hastayı muayenesidir.  Muayeneyi destekleyen tetkiklerle teşhiskonulur. Teşhiste ya hipertiroidi, ya hipotiroidi, ya tiroidit (en çokHashimato tiroiditi), ya basit guatr, ya nodüllü guatr, ya da tiroid kanseriteşhis edilerek  tedavi seçenekleriortaya çıkar, ilaç (tiroid hormonu veya antitiroid ilaç), radyoaktif iyot (atom)tedavisi ve cerrahi (ameliyat) tedavisi. Bu tedavilerden hangileri yapılırsayapılsın tedavinin takibi çok önemlidir. Bu takibin anlamı vücudun dengesinintakibidir aslında

KURŞUNA KURBAN OLMAYALIM

 

Kurşun zehirlenmesiniönleyelim.

 

Beethoven kurşunzehirlenmesinden öldü…

 

Araştırmacılar Beethoven’inincelenen saç kıllarında 100 kat fazla kurşun bulmuşlar. Beethoven’in kurşundanyapılan müzik aletlerini kullandığı biliniyor.

 

Beethoven’in sağırlığı,davranış bozukluğunun kurşun zehirlenmesinden kaynaklandığı ve böylece ölümüneneden olduğu açıklanmıştır.

 

Her sene Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ne göre dünyada600.000 çocuk kurşun zehirlenmesi sonucu zeka engelli oluyor. 

Her yıl  dünyada143.000 kişi kurşun zehirlenmesi sonucu ölüyor.

 

Kurşun canlıların sağlığı içintehlikeli bir maddedir. 

Kurşun doğada maden olarakbulunur ve kolay işlendiği için endüstride çok yerde kullanılır.:

 

Erime noktası düşüktür,kolayca sıvılaşır,

Kolayca döküm ileşekillendirilebilir,

Yumuşak olduğu için döğülerekkolayca şekillendirebilir,

Çok sayıda metalle alaşımoluşturarak çeşitli ürünler yapılabilir.

 

Kurşun konserve kutusununlehiminden çocuğunuzun kullandığı boyaya, su boru ve depolarından gıdalarınhazırlandığı yüzey ve kaplara, sigara ve eksoz dumanından keyifleyudumladığınız seramik bardağın iyi sırlanmayan kaplamasına kadarYAKININIZDADIR.

 

Kurşun vücudumuzda gerekli olmayan bir  metaldir. Ama vücudumuza girerse vücudumuzagerekli olan bazı maddeleri (Demir, Kalsiyum gibi…) taklit ederek  yerleşir ve fonksiyonları bozar.

 

Kurşun vücudumuza hava yoluyla soluyarak (eksoz, ilaçlar,endüstriyel buhar ve dumanlar…) , ağız yoluyla (su ve yiyeceklerle..) ve ciltyoluyla  deriden emilerek vücudumuzagirebilir.

 

Akut kurşun zehirlenmesinde yüksek miktardaki kurşunöncelikle beyin ve sinir hücrelerine geçerek koma, baygınlık nöbetleri ve ölümeneden olabiliyor. Tedavi edilenlerde ise zeka geriliği ve davranış bozukluklarıkalıcı olabiliyor.

Kurşun zehirlenmesinin ana belirtileri arasında bilinçsizdavranışlar, dikkat süresinde azalmalar, davranış değişiklikleri, disleksi,dikkat eksikliği rahatsızlığı, hipertansiyon, böbrek yetmezliği, bağışıklıksistemi ve üreme organlarının zehirlenmesine bağlı belirtilerdir.

 

Kurşun zehirlenmesi sonucu ortaya çıkan bu hastalıklarmodern tıp ile düzeltilemeyen ve ömür boyu kalıcı olan hastalıklardır.

 

Zeka ve kavrayış problem olan çocukta rastgele tedaviyapılmamalı öncelikle kanda kurşun oranına bakılması gerekmektedir.

 

 

Kurşun bileşiklerinin benzinde, sık kullanılan plastikmalzemelerde, mutfak malzemelerinde, oyuncaklarda, borularda, levhalarda,kablolarda, mermi ve av saçmalarında, boya maddelerinde, seramik sanayisinde,böcek öldürücülerde, lastik sanayisinde, elektronik malzemelerin lehimlerinde, kozmetikboya maddelerinde , göze çekilen sürmelerde bulunduğu, bu bileşiklerin hertürlü malzemeden havaya geçtiği, suda ve besinlerde bulunabilmektedir.

 

DİKKAT bu belirtiler KURŞUN ZEHİRLENMESİ belirtisiolabilir:

 

Kas güçsüzlüğü

Aşırı huzursuzluk ve davranış bozuklukları

Dikkatini bir yere belli süre verememe

İştahsızlık ve kilo kaybı

Toprak yeme (PICA) alışkanlığı

Baş ağrısı,

Havale geçirme

Konsantrasyon eksikliği

Davranış bozuklukları

Disleksi

Halsizlik bitkinlik

Bulantı, kusma

Kabızlık

Kansızlık, solukluk